Ahlat Ağacı ~ Nuri Bilge Ceylan (2018)

  Ana konusu itibariyle baba-oğul arasındaki çatışmayı anlatan Ahlat Ağacı diğer tüm konuyla alakasız yan sahenelerin filme iliştirme cesaretini ayakta alkışlamak lazım gerçekten. Fragmanı izlediğiniz zaman içinden çıkamayacağınız, esrarengiz bir konuyla karşı karşıya kalacağınızı zannediyorsunuz ama yanılıyorsunuz. Üniversiteyi yeni bitirip köyüne dönen delikanlımız, itibarını kaybettiği için sürekli burun kıvırdığı babasının ilerde yayınlanacak olan kitabının tek okuyucusu olduğunu öğrendiğindeki duyduğu pişmanlık diyelim... Sonra parça parça bazı sahneler. O parça sahnelerin gereksiz uzunluğu. O uzun diyaloglar normalde harika olabilir, üç ayrı bakış açısını senaristin nasıl böyle diyaloglaştırması evet güzel. Ama ne alaka? Sahnelerin kopukluğundan film ilerlemiyor. Acemi bir yönetmenin ilk filmi olsa şöyle güzeldi böyle güzeldi denilebilir, kalanlar da ufak kusurlardır. Ama sen festivale gitmişsin, bir sahnedeki farklı açılardan birinde adamın elinde telefon var diğerinde yok, trt çocuk'ta bile daha çok dikkat ediyorlardır. Genç imamlardan biri peltek, diğeri r'leri  söyleyemiyor, Neden? Kış Uykusu'nda da böyle yapmıştı, ezik bir imam.. Hele o uzun yollarda yürümeler, konuşmalar... Festivalde ayakta alkışlamışlar herhalde film bitti diye sevinçlerinden ne yapacaklarını şaşırmışlar. Bilemiyorum ya, dünya çapında bir konusu olan Buğday'ı beğenmeyenler hatta söz konusu bile etmeyenler Ahlat Ağacı gibi neredeyse hiçbir görselliği olmayan, sıkıcı, gereksiz uzun sahnelerle dolu, yeni yetme bir bebenin kendini beğenmişliğini anlatan bir filmi bu kadar beğenmeleri biraz niyetleri sorgulatıyor. Olmamış. Oyuncular çok iyiydi, rolleri çok doğal oynamışlardı ama kusur Bilge Ceylan'da. Olmamış.
Fragmanı koyayım da bari filmden geriye bir güzellik kalsın. Bu fragmana yeniden bir konu yazılıp harika bir film çekiledebilir.

Yorumlar