KONFERANS NOTLARI | Ali Ural ~ Emperyalizm ve Edebiyat

Konferansa gelmek isteyip de gelemeyen arkadaşlarım;
Melek, Fatma ve Hikmet'e...

Ali Ural konuşmasına ''Kayserlilerin adı çıkmış kafası sadece ticarete çalışır diye.. Gayette kitap-sever, okur-yazar'lar bence...'' diyerek başladığını belirtmeden geçemeyeceğim. :) 
Konumuz emperyalizm ve edebiyat idi.
Hucurat 13ve Bakara 30 ile bir giriş yaptı.
İnsan, kendisine verilene razı olmazsa başkalarının hakkına göz diker... diye bir açıklama da bulundu.
Gelelim esas bombalara :) 
Machiavelli'nin Hükümdar'ındaki hükümdar Kral Ferdinand ve karısı Kraliçe Elisabeth.
Bu ikisinin iki amacı var: Kudüs'ü müslümanların elinden almak ve Osmanlı'nın Akdeniz'deki hakimiyetini yıkmak.
Orada geliyor Kristof Kolomb'a. Kolomb aslında kim? Bildiğin korsan, köle tacirliği yapıyor ve keşif değil katliam yapıyor. Bu Kral ve Kraliçe'nin sponsorluğunda arayış içinde. Ne arayışı? Hindistan'a gidip yeterli miktarda para bulup o parayla Araplardan toprakları satın alacaklar değerlerinin üstünde.
(Konuyla ilgili sonradan müslüman olan Garudi'nin ''kızılderililer nasıl yok edildi'' kitabını tavsiye etti.)
Genel olarak da şunu vurguladı, müslümanların aleyhine olan bir şeyi yahudiler ister, ingilizler onlara yol açarlar.
Bu adamlar kendilerini o kadar bir şey zannedip gayrılarını o kadar inan yerine bile koymuyorlar ki, insalığı 3'e ayırıyorlar.
1.Düşünebilen Avrupalı
2.Doğulular. Yani bizler. Bunlar sadece şiir yazarlar kafaları bi tek buna çalışır deyip küçümsüyorlar şiirin insanüstü bir yetenek olduğundan habersiz bir şekilde.
3.Zenciler. Bunlar da diyorlar halolololo dans ederler. başka da bir şey bilmezler.
Yamyam efsanelerini falan hep bu Avrupalılar uyduruyorlar, gerçekten de insan yediklerini falan düşünüyorlar. Halbuki diyor Ural, Afrikalılar insan yemiş falan değillerdir aksine maden işleyip demircilik yapıyolar ve Avrupalı'dan tek farkı, ateşli silahlardır.
Oradan hooop Robinson Crouse'e geliyor. Bizi kadırdıkları gibi değil olay, bu da köle taciri. Robinson despot, Cuma da zenci bir köledir. Ve Cuma'ya hep şun telkin eder.
''sen ne zaman ister, ben var ölmek efendi'' Cuma bu arada Robinson'un ismini hiç bilmez çünkü isim söylemek eşitlik manasına gelir, efendi ise eşit olmadığının. Cuma'ya kısaca şunu yapıyor;
hem kendi ailesinden koparıyor ve unutmasını sağlıyor geldiği yeri, hem de bunun için müteşekkir olmasını istiyor eziklik hissiyle.
Emperyalist sistem tam da bunu yapar diyor Ural. İnsana annesini öldürtür, bir de teşekkür bekler. Ki Cuma da öyle yapıyordu zannedersem.
Burdan edebiyata nasıl bir geçiş yapıyoruz...
Edebiyat, diyor Ural, uyuyan bir insanın sayıklaması gibidir. Eninde sonunda yazan insan içinde olan şeyi bir şekilde titiraf eder. Ve bunun örneklerini verip kitaplardan pasajlar okudu... Bence pasajlar çok önemliydi konunun ciddiyetini anlalamız açısından. Biz okuyup geçiyoruz bazı kitapları, hatta ne kadan da beğeniyoruz ama orada zamanında bize karşı yapılan haksızlığı yazar kendi ağzından itiraf etmiş olabiliyor. 
Mesela; George Orwell, Burma Günleri kitabı...
Conrad Joseph, Karanlığın Yüreği...
Küçük Prens'in yazarının bir kitabı, İnsanların Dünyası
Garudi'yi okumamızı şiddetle tavsiye etti.
Tanrı'nın rolünü üstlenmeye kalkışırsa insan, bu manzaralar ortaya çıkıyor. diyerek kapanış yaptı.

Bence bir fuarda yapılabilecek en güzel konferansı yaptı Ural. Umarım faydası olmuştur size de. Sevgilerle.

Yorumlar

POP 5