KİTAP | ROMAN | Oblomov ~ İvan Aleksandroviç Gonçarov

Öncelikle, bu romanı sonuna kadar okuyup bitirerek oblomovluktan terfi ettiğimi üzülerek belirtmek isterim. Ne demek istediğimi ancak kitabı okuduğunuz zaman anlayacaksınız... Anlayacak ve içinizde birazcık da olsun oblovluk varsa onu sevecek, bağrınıza basacak ve ondan artık eskisi gibi rahatsız olmayacaksınız.
Oblomov tembel, aylak. Başladığı hiçbir işin, düşüncenin devamını getiremeyen ve belki de hiç başlamayan, kitabın ilerleyen sayfalarında yalnızca kitap okumasıyla göze çarpan biri olmasını ümidedip öyle bile olmayan, aşık olan ama bunu da sırf oblomovluk yüzünden acı çeke çeke yarıda bırakan bir karakter var karşımızda. Bilmem anlatabiliyor muyum?!
Romanın sonunda bu karakterin gerçekten varolduğunu belirtmesiyle içinizi parçalayan, normalde yüzüne dönüp bakmayacağınız bir insanın mezarını ziyaret etme isteğinizin uyanması, günlük hayatta ne kadar kendimiz olmadığımız manasına mı gelir bilemiyorum. Ya da insanın, hayatın bu acımasız akışına kapılmasıyla, istemeden de olsa içinin kötülükle kaplandığı, aksine kenara çekilip, hedefsiz, plansız, hırssız bir hayatın insanı; saf, temiz, garazsız ivazsız olması yönünde kemale ermesi midir gene bilemiyorum.
ayrıca, bu kitapla ilgili insanların fikirlerini aldığım ya da internette yorumları okuduğum kadarıyla kimsenin kitabı sonua kadar okumadığına kanaat getirdim. Çünkü Oblomov yalnızca bir tembellik romanı değil, müthiş bir aşk romanı, belki fedakarlık romanı, belki kimsede olmayan o incelik romanı...
Tüm bunların, bu içinden çıkılmazların ya okuyarak üstesinden geleceğiz ya da hiçbir şeyi hiçbir zaman tam manasıyla bilemeyeceğimizi bilsek bile okumaya devam edeceğiz.

Yorumlar